Mecbur mecbur
Bu hayat hep mi mecbur
Ah kalbim yeni yetme
Bildiğini söyletme
Zalimi güldürdün ya
Seveni öldürdün ya
diye gidiyor…
Serdar Ortaç’a rahmet okutan bir “kafiye” bolluğunda, gayet sıradan, düz bir “pop”üler şarkı bu “Mecbur”. İcra eden de Ayla Çelik adlı bir hanım. Elbette bu şarkıya ve şarkıcıya dair yorumu Naim Dilmener’e bırakıyorum. Beni ilgilendiren husus şu “aylâ” ve “AŞIK” yazımındaki tuhaflık.
ayla: yıldızların, özellikle ayın etrafındaki ışık çemberi, hâle.
Bu kelimeyi “aylâ” diye yazan kimse/kimlerse muhtemel telaffuzları da şu olmalı: aylaaa. Evet, hemen terk edin orayı!
Ne var ki “aylâ” yazıp ikinci a harfini “uzun a”ya dönüştürenler, gidip “AŞIK” yazmışlar! Tut kelin perçeminden! Haydi, bu tasarımı hazırlayanlar “ayla”nın, “âşık”ın nasıl yazılacağından bîhaber de İstanbul Teknik Üniversitesi Devlet Konservatuvarı mezunu bir şarkıcı nasıl olur da isminin nasıl yazılacağını bilemez, bu çok acayip dostlar! İsminin “aylâ” yazılmasına ses çıkarmayan biri, “AŞIK” yazılmasına da cevaz verecektir.
Diskografisine baktım da bu “aylâ” hassasiyeti o kadar baskın değil. “Lavanta”da “Ayla” yazıyor. “Ben”de “aylâ”! 2020’de, Kemal Sunal’ın Atla Gel Şaban filminin “hit” parçasını Beyazıt Öztürk ile yorumlamış: Parti (Şiki Şiki Baba). Şöyle yazıyor single’ın kapağında: Ayla Çelik & Beyazıt Öztürk.
Kısacası şu: Hayatımızın hemen hemen her alanında gördüğümüz sallapatilik, vurdumduymazlık, ciddiyetsizlik bir virüs gibi yayılıyor. Beni yazmaya “Mecbur” bırakanlar utansın.
Yorum bırakın